13 Aralık 2014 Cumartesi

Ölüm İnisiyasyonu



"Allahım çok şükür, bir evim, işim, kızım var; şimdi de rahatlatıcı, deliksiz bir uyku uyumak istiyorum." dedim ama daha bunu der demez bedenimden yukarı ve baş tarafından ileri bir bilinç gidişi hissettim. Uykuya dalmadan önce bir koku hissediyorum, aynı zamanda tatlımsı ve de iğrenç bir koku ve bir yalnız olmama hissine kapılıyorum.

Rüya görüyorum, karşımda bej rengi duvarlarda bir takım isimler okuyorum, isimleri hafızama kazımaya çalışıyorum ama başaramıyorum. Neden sonra karşımdakilerin duvar değil, mezar taşları olduğunu anlıyorum ve içim ürperiyor. O anda farkındalık kazanıyorum, astral bilince geçişle beraber yüksek benliğim bana bir tuzak kuruyor ve diyor ki: "Ölüm nedir? Ölümün oraya gitmek istiyorum." Ve bunu dememle beraber çok yüksek bir titreşim ve başımda bir hilti sesi ile beraber başımı belaya soktuğumu anlıyorum. Başımın arkasında birileri var, iki el başımı kavrayarak, bilincimi gideceğim tarafa doğru "uçuruyor". Eller neyse ki şefkatle dokunuyor. Korkutucu değiller. Fakat ben kendi kendimi tuzağa düşürdüğüm için korkuyor ve iki dakikada mümine dönüyorum. "Allahım sana sığınıyorum..." diye sürekli tekrarlarken ve yüksek ses ve vibrasyonla uçmaya devam ederken etraf sürekli karanlık. Birkaç dakika boyunca hiç bir şey görmüyorum, dua etmeyi sürdürerek olanlara teslim oluyorum. Aynı zamanda yataktaki bedenimi de hissediyorum. (Astral kapılar ve Astral Teknikler'de bilinç bölünmesi-çoğalması dediğim birkaç yerde aynı anda olma ve hissetmeyi tarif etmiştim)

Derken karanlık alacakaranlığa dönüp aydınlanmaya başladı. Yarı aydınlık bir fon üzerinde kara kalem - siyah-beyaz çizim ama her nasılsa canlı varlık olan iki hayvan belirdi. Önce başları biraz kurda biraz da turna kuşuna benziyordu, sonra bunların yabani ördek veya turna olacağına karar verdim. Kanatlarını çarpa çarpa özgürce uçuyorlardı yan yana ahenk içinde. Çok etkileyiciydi. Ölüm onların orada mıydı? Bana bunu gösteren varlıklardan açıklama gelmiyordu.

Sonra aniden kendimi başka bir yatakta uyanır buldum. Ablam suretini almış bir kişi, yatakta sabit donakaldığımı ve ağzım açık nefes aldığımı anlattı. (muhtemelen birinin zihnine girmiştim) Yatakta doğrulup oturdum ve kaybolduğumu düşündüm. Neredeydim? Bu odayı tanımıyor ve kendi gerçekliğime nasıl döneceğimi bilmiyordum. Zorlukla oradan çıkmanın yollarını düşünürken, gözlerim sislenmeye başladı ve yine bir karanlık... Görememeye başladım. Bilincim açık ama zamansız ve mekansız olarak bekledim belli bir süre ve "Neler oluyor, deliriyor muyum, nasıl döneceğim?" diye diye kendimi zorlukla buraya kendi yatağıma (bilinç transferi) ile attım. Tekrar gözlerimi açtığımda, bir kişinin o gece öldüğünü biliyordum. Öğleden sonra çok sevdiğim bir arkadaşım aradı ve babasının saatler önce öğle sıraları öldüğünü söyledi.

1 yorum:

  1. Merhaba, çocukluğumdan itibaren ölüm ve yaşam paradoksuna çok fazla kafa yoruyorum. Bugün 45 yaşındayım. 11 ay kadar önce çocukluğumdan beri en büyük korkumu yaşadım. Babamı kaybettim. 4 yıl süren tedaviler iyileşmeler kötülemeler derken kaydı gitti babam elimizden. 11 aydır her an aklımda tek soru, nerede? Ne yapıyor? Ne hissediyor? O an korktu mu? Onu kurtaramadik diye gücendi mi? Sizin ölüm ötesi deneyim yaşayan insanlarla ilgili tecrübeleriniz olduğunu okudum. Bana yardım edebilir misiniz?

    YanıtlaSil