10 Haziran 2014 Salı

Fizikötesi Hayat ve Onu Tanımak - Rudolf Steiner


Rudolf Steiner'in Üst Alemler isimli kitabının Fizikötesi Hayat ve onu Tanımak adlı ilk bölümünde güzel bir yazı bulunur. Ünlü okült yazarın değindiği sorunla hemen her gün karşılaşan biri olarak bu yazıyı çevirip sayfamda yayınlama ihtiyacı hissediyorum.

Transandantal gerçeklikle ilgilenen çoğu insan, benzer bir soru sormaktadır: Bu bilgilere kendi başımıza ulaşmamızın bir yolu var mıdır? Günümüz insanının, otorite bir isimce söylenmiş olsa bile, inanca dayalı bilgilere itibar etmeyeceğini ve varsayımlarını kendi mantıksal süreçleri sonucuna dayandırmayı istediğini biliyoruz. Ve bundan dolayı mistik ve teozofistler insanın metafizik gerçekliği ve kaderi ile, ruhunun doğum öncesi ve ölüm sonrasıyla ilgili bir şeyler iddia ettiklerinde günümüzün bu temel sorusuyla karşılaşmaktadırlar. Soruyu soranlara göre bu tip dogmalara sadece onların gerçekliğine ikna olunabilecek bir yol da gösterildiği zaman önem atfedilebilir.
Böylesi bir talebe hak vermemek mümkün değildir ve her gerçek mistik veya teosof onun karşısında boyun eğmek durumundadır. Fakat şu da bir gerçektir ki, bu soruyu soranların çoğu, mistik konulara karşın derin bir kuşkuculuk ve ANTAGONİZM beslemektedir.

Mistik, açıklanmış olan gerçeklerin nasıl tanınabileceğini izah etmeye başladığında bu his ayyuka çıkmaktadır, çünkü onlar, “Gerçek olan her şey ispatlanabilir, iddia ettiklerinizi lütfen ispatlayınız.” derler. Daha sonra kuşkucular, gerçeğin daima basit ve anlaşılır olması gerektiğini, en mütevazı entelektüellik için bile ulaşılabilir olması gerektiğini söylerler ve gerçeğin birkaç seçilmiş kişiye “garip bir inisiyasyon” olarak verilmiş olamayacağını eklerler. Ve böylesi bir mantık yürütmenin sonucunda transandantal gerçeği taşıyan kişi sıkça aforoz edilir, çünkü o getirdiği öğretiyi herkesin anlaması adına bilim adamlarına benzer bir ispat sağlayamamaktadır. Bu kuşkucu ve reddedici çoğunluğun haricinde bir kısım insan mistik verilere karşı daha dikkatli davranmakta ve fakat bunlar bile verilen bilgileri detaylı bir şekilde incelemekten kaçınmaktadır. İsteksizliklerini, yeni öğretinin aklın normal kavrayış şekline ters geldiğini söyleyerek haklı çıkarmaya çalışmaktadırlar. Sonrasında da doğum ve ölüm sınırlarının ötesinde neler olduğunun normal duyu organlarıyla bilinemeyeceğini düşünerek teskin olmaktadırlar. (Rudolf Steiner)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder